Okan Buruk, Hatay mağlubiyetinin ardından vakit kaybetmeden çıkardığı dersle, Alanya karşısına rotasyonlu bir kadroyla çıktı. Şampiyonlar Ligi ve ligi birlikte sürdürdüğü sürece izleyeceğimiz kadro çeşitliliğinin başlangıcını da bu maçla yapmış oldu.
Galatasaray iç sahada maçlara kendi yarı sahasında bir tek Muslera’nın kaldığı bir oyunla başlıyor. Ardından baskı kurduğu 15-20 dakikalık periyotta golü çıkaramazsa yavaş yavaş hem fizik hem moral olarak düşüyor. Rakip takımlar ise ilk yarıyı gol yemeden bitirmek için kapanıyor ve süreyi geçirmeye çalışıyor. Bu sezon ilk defa bir lig maçında o yoğun baskıyı hiç düşürmeden ilk yarının tamamına yaydı sarı kırmızılılar. Alanya’nın hücum geçişi yapmasına fırsat vermeden 45 dakika boyunca topu rakip yarı sahada tutarak oynadılar. Bunun karşılığını da iki golle aldılar. İlk yarının yıldızı Mertens’di. Bu sezon sonu futbolu bırakmayı planlayan Belçikalı yıldız bütün kariyerini özetleyecek nitelikte bir gol attı. Belki topla çok yaratıcı bir oyuncu değil ama topsuz oyunda gezici koşuları – alan bilgisi, oyun aklı ve öngörüsüyle takımın saha içindeki taktiksel beyni. Geçen sezon da sakatlık yaşayana kadar aynı şekildeydi. Belli bir yaştan sonra futbolcular için sakatlıktan dönüş hep biraz eksilerek oluyor. O da sezonu bu sebeple pek iyi kapatmadı ama doğru maçta, doğru süre verildiğinde mevkisinde ondan iyisi yok. Bu yüzden herkes en iyi olduğu yerde oynamalı. Kerem sol açık, Mertens santrfor arkası.
Galatasaray için bu maç, takımın milli aradan nasıl döneceğinden çok, Icardi’nin sakatlıktan nasıl döneceğinin önem taşıdığı bir soruyla başladı. O da cevabı ilk yarıda attığı golle verdi. Dün iğnesiz çıktığı maçta, topu hissedişi, pozisyona girişi, sıçramaları, vuruş hızı kısaca her şeyi geri dönmüştü. Bir gol iki asistle de gol krallığı koltuğuna tek başına oturdu.
Sarı kırmızılılarda aradan herkes formda dönmüş. Zaha’ya güncelleme gelmiş, pil ömrü 85%lere kadar çıkmış. NDombele daha fit, daha oyunun içinde, her pozisyonda rakipten top çalıyor. Oyuncular her topu uzaktan Icardi’ye atmaktansa, onunla birlikte uyum içinde oynuyor. Bu sayede Icardi sadece atmıyor, attırıyor da. Takım bir hücum planı olduğunu, doğru üçgenler kurarak, savunmadan doğru pas tercihleri yapıp hücum sürekliliği sağlayarak gösterdi. Lige verilen ara belli ki hepsine yaramış ama en çok da Okan Buruk’a. Planı, kadrosu, değişiklikleri ve zamanlamasıyla, yani aradan önce eleştirilen yönlerinin hepsine çalışmış Okan Hoca. Her teknik direktör bir orkestra şefidir ve takımında ahenk, uyum ve denge peşindedir. Dün hoca bunu yakaladı.
Dünkü maçın konuşulacak son konusu hakem Ali Şansalan’ın ikinci yarı sakatlanıp maça devam edememesi. Hakemlerimizin performansı maalesef lig seviyesi için yeterli değil. Çoğu zaman fiziksel görüntüleriyle maçın temposuna ayak uyduramıyorlar, oyunu yavaşlatıyorlar. Kendilerine ne kadar profesyonel bakıyorlar, sorulması gereken bir soru. Ama bu soruyu soracak ne benim ne de siz. Çünkü kilolarından tutun da kural bilgilerine kadar her şeyi sormak ve kontrol
etmekle görevli organlar var. Var değil mi?