Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Beştepe’de düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Bir gazetecinin Filistin için sahra hastanesi kurulup kurulmayacağını sorması üzerine Koca şu ifadeleri kullandı:
“Gazze için bir gemi hastanemiz hazır bekliyor. 40’a yakın ambulans planladık ve göreve hazırlar. 8 Koca Yusuf uçakla küvözler, ventilatörler, küçüklü büyüklü çok sayıda jeneratör gönderdik. İki genel müdür arkadaşımızla birlikte 20 kişilik sağlık ekibimiz halen orada. Hem Refah Sınır Kapısı’na yakın bölgede hem de El Ariş Havalimanı’nda 20 sahra hastanesi kurmak için tüm hazırlıklarımızı yaptık. Bütün bunlarla ilgili Mısır ve Filistin Sağlık Bakanlıkları ile yakın diyalog içindeyiz. Güvenliğin sağlanması ve izinlerin verilmesini bekliyoruz. İzin verilmesi halinde derhal sağlık operasyonlarını başlatmaya hazır bekliyoruz. Türk-Filistin Dostluk Hastanesi ise 36 bin metrekare kapalı alana sahip, 180 yataklı TİKA tarafından yapılıp Filistin’e hediye edilen bir hastanedir.
“SAVAŞ SUÇU İÇERİYOR”
Hastanede görevlendirilen bir sağlık çalışanımız yok. Bildiğiniz gibi dün bu hastane de hedef alındı. Halen 80 hasta onkolojik tedavi için yatırılmış durumda. Fakat ilaç tedariki yapılamadığı için kanser hastalarının tedavisi ciddi oranda aksamış durumda. Bütün bu yapılanlar ne insanlığa ne vicdana sığar. Sağlık çalışanlarının, kanser hastalarının hedef alınması, ölüme terk edilmesi ya da bombaların hedefi olması aslında bir savaş suçu içeriyor. Çocuklar hiçbir kavganın ölen tarafı olamaz. Hastalar ve yaralılar hiçbir düşmanlığın ezileni olmamalı ancak gözler kin ve intikam duygusuyla yüklü, kulaklar da tüm insani haykırışlara kapalı olduğu için savaş suçu işlemeleri de maalesef çok kolay oluyor. Fakat sessiz kalan tüm insanlık vicdan mahkemesinde bunun hesabını vermeye mutlaka kendini hazırlamalı. Masumların çığlıkları bir gün hepimizin uykusunu bölecek ve hakkını bizden isteyecek.”
“CİDDİ BİR ARTIŞ OLMADI”
Uyuz vakalarına da değinen Koca, sözlerine şöyle devam etti:
“Uyuz vakalarında endişeye sebep olabilecek bir artış yok. Kısmi bir artış tespit ettik. Çok yakın takip ettiğimiz bir durum. Erken uyarı sistemlerimiz gayet iyi çalışıyor. Bu sayede olağan dışı gelişmelere erken müdahale şansımız oluyor. Uyuz özelinde konuya bakacak olursak Türkiye genelinde uyuz vakalarında prevalans geçen yıl 2.03 iken, bu yılın ilk dokuz ayında 2.17. Yani geçen yıla göre yaklaşık yüzde 7 oranında bir artış gerçekleşmiş. Deprem bölgesinde ise bu artış yaklaşık yüzde 13 oranında oldu. Deprem bölgesi için beklenenin altında. Dolayısıyla ciddi bir artış olmadı. Bir salgın durumundan bahsedilmesi söz konusu değil. Son yıllarda özellikle Karadeniz ve Doğu Akdeniz bölgelerinde artışın biraz daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.”